13 Mayıs 2012 Pazar

anneme...

       Kaç yaşlarında olduğumu hatırlamıyorum ama daha okula bile başlamamıştım. Abimle birlikte, komşumuzun kızının yardımı ile kibrit ve kibrit kutularını kullanarak içine fotoğraflarımızı koyduğumuz bir anneler günü hediyesi yapmıştık. Aradan yıllar geçti, büyüdük, okullar bitirdik, evlendik, bambaşka hayatlar yaşar olduk. Neredeyse o günden sonra her şey değişti; en başta biz değiştik. Ama bu süre zarfında değişmeyen tek bir şey vardı. Küçücük parmaklarımızla yaptığımız hediyenin misafir odasında bulunan vitrindeki yeri...
       Hatıralar canlandı gözümde ve aldım elime boyalarımı tıpkı o günkü gibi, yaptım resmimi. Emeğimizi her şeyin üzerinde tuttuğun, sabırla büyümemizi beklediğin, güvenini ve desteğini bizden hiç eksik etmediğin ve tabiki esirgemeden sunduğun sonsuz sevgin için teşekkür ederim annecim ve (tabi ki babacım). Anneler günün olsun...

8 Mayıs 2012 Salı

romantik kedime ufak bir veda...

       Çini...
       Toprağın camla kaplanıp ateşle buluşmasının tutkulu bir hikayesi...
       Üniversite de hep ilgimi çeken ama bir türlü vakit ayıramadığım ama okuldan mezun olduktan sonra  hemen eğitimini almaya başladığım bir geleneksel sanatımız. Toprak, hava, su, ateş... Yaratılışımızdaki malzemelerin ortaklığından mıdır nedir bilmem ama ben de bir tutku halini aldı.
       Başlarda hobi olarak yaptığım uygulamalar zamanla ilerledi. Birilerinin beğenilerini kazanmaya başladı. Fakat uzaktan uzağa sevilen ama bir türlü alınmayan çinileri küçülttüm, küçülttüm... ve takıya dönüştürdüm. Bazen klasik üslupta bazen de serbest desenle hazırlıyorum çinilerimi. Keyifle hazırladığım takılarım, el yapımı formlar üzerine hayal dünyamı aktardığım ve yine elde dekorladığım için her zaman kişiye özel, asla birebir aynısı olmayan özel bir hediye verme imkanı sunuyor insana.
       Zaman zaman paylaşımlarda bulunmayı planladığım geniş alan çalışmalarımdan, tabak-çanak, pano...vs.lerimden önce geleneksel üsluptan uzaklaşarak hazırladığım mini koleksiyonumun bir parçası olan "ROMANTİK KEDİ"me öncelik vermek istedim. Neden mi? Çünkü kedim aklandı paklandı, güzelce paketlendi ve yeni sahibine doğru Konya'ya yola çıktı. Umarım güzel günlerde kullanılır...
       Böyle gecenin bir vakti yalnız başına dolunayı seyreden kara kedime romantik denmez de ne denir :)
       Sevgili eşimin yardımları ile hazırlanmış (sanki yardımdan biraz öte ama neyse tebrikleri üzerime toplamak için ben yapmışım gibi anlatayım :p ) ilk hediye kutusu denememiz. Not kartı da benim okuldan kalma malzemelerimi kullanarak hazırladığım bir sürpriz olacak Konya'ya...
       Ne dersiniz? Sizce nasıl olmuş ilk hediye kutumuz?

Diğer ürünlerime göz atmak isterseniz...
http://emeksensin.com/tasarimdukkani
http://www.eleseri.com/magaza/tasarimdukkani
http://www.pasaj.com/dukkan/tasarimdukkani

2 Mayıs 2012 Çarşamba

nerden gelir bu karmaşadan doğan düzen?

       ORDO AB CHAO.
       "Kaostan düzen çıkart"
       İlk duyduğumda işte benim hayat felsefemin özeti demiştim. Hep merkezdeki durum: kaotik düzen meselesi... Lisede odamın dağınıklığına dair annemle yaptığım her düellonun olmazsa olmazı : "Sen orada bir dağınıklık görüyor olabilirsin ama orada aslında kendi içinde bir düzen var. Ben aradığım her şeyi rahatlıkla bulabiliyorum. Bunu sana, odamı 5 dk. içerisinde toplayarak kanıtlayabilirim." Henüz o düelloları kimin kazandığını anlayabilmiş değilim. Dağınıklık konusunda annemi mi kandırmak için böyle söylüyordum yoksa hakikaten inandığım şey miydi bu? Orası bir muamma. Ama şunu da itiraf etmeliyim ki iddia ettiğim şeyi, her seferinde başarıyordum. Ben başarımdan ötürü haz duyarken bu arada annemde istediğini yaptırmış oluyordu.
       Bir de olaya mesleki açıdan bakalım. Ürün tasarımına kolları sıvayıp araştırmalara başladım mı  konsepti oturtup ürün fikrine dönüştürene kadar bir sürü girdi oluyor beynime. Tam bir pazar yerine dönüyor beynim anlayacağınız. Maharet karmaşayı görünce başka bir yola sapmakta değil tabi ki. Karmaşaya karmaşa katıp biraz da ters yüz edip iyice birbirine karıştırırken bir de bakıyorsunuz taşlar yerine oturmaya başlamış, kafamın etrafındaki sis dağılmış ve sislerin ardından yeni bir ürün belirmiş.
       İlk duyduğumda demiştim ya aslında ilk okuduğumda desem daha doğru olurdu. Bu zaman ne zamandı derseniz: üniversite yılları...Ardından bir de kitap tavsiyesi gelir :) 
       Ben bu konu üzerine yeterince kafa patlattım ama bakalım bu populer kuramın sahibi kimmiş, neciymiş ve önermeleri nelermiş...
       2008 yılına kadar hayatta olan ABD'li Edward Norton Lorenz, Kaos Kuramı ve Kelebek Etkisi ile tanınıyor. Aynı zamanda hem bir matematikçi hem de bir meteorolog. Kelebek etkisini herkes biraz biliyor zaten; filmler sağolsun. Filmin ana konusu ile adı, her şeyi Edward Amcamızın ortaya attıklarına dayanıyor. Bıkmadan usanmadan, ezbere bilsem de TV'de her rastladığımda izlerim. Ve izlenmesini de şiddetle tavsiye ederim. Aslında düşündüm de kendime not: bir ara kelebek etkisi üzerine ayrı bir yazı hazırlamalıyım.
       Madem ona ayrı bir yazıda değineceğim o zaman kaos kuramının önermeleri ile devam edelim (ki bu kısım wikipedia'dan doğrudan alıntıdır):
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
       1- Düzen düzensizliği yaratır.
       2- Düzenin anlayamadığımız hali (kaos) varsa ki -illa olmalıdır- bundan dolayı düzensiz diyemeyiz. Yani düzenin dışına çıkmak imkansızdır.
       3- Düzensizliğin içinde de bir düzen vardır.
       4- Düzen düzensizliktan doğar.
       5- Yeni düzende uzlaşma ve bağlılık değişimin ardından çok kısa süreli olarak kendini gösterir.
       6- Ulaşılan yeni düzen, kendiliğinden örgütlenen bir süreç vasıtasıyla kestirilemez bir yöne doğru gelişir.
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
       Farkettim ki bu kuramı araştırmadan önce hayatımda bu önermelerin çoğunu kullanmışım. Herhalde tarihte Edward Lorenz olmasaydı Kaos Kuramı benim adımla anılacaktı :D Ahh... Edward oldu mu şimdi!
       Bu kaos ve düzen meselesinin geçmişine kadar kurcalayalım desek Çin ve Yunan mitolojilerinin yaratılış efsanelerine kadar gidiyoruz. Hatta "biz ufacık, tefecik, mini mini minicik bir toz bulutuyken" şeklinde başlayan bir masalla aklıma dünyanın yaratılışı ve big bang teorisi gibi çağrışımlarda geliyor. Neyse efendim lafı fazla uzatmayayım, özetle bu felsefeyi bünyesine sokmamış olan yok. Borsadan meteorolojiye, iletişimden tıbba, kimyadan mekaniğe ve hatta yönetim bilimlerinden çeşitli masonik yaklaşımlara kadar uzanan bir çok farklı alanda kullanıma sahip.
       "Kaostan düzen çıkart. Yönetmek istediğin yerde yoksa yarat."
       Yönetim bilimlerindeki yaklaşım biraz acımasızca olsa da aslında ülke olarak buna da yabancı değiliz. Akla hep gizli eller-dış güçler geliyor değil mi :p
       Konu konuyu açtı derken yazım uzadıkça uzadı. Umarım keyif almışsınızdır. Maksadım sizi sıkmak değil, nerden geliyor bu "karmaşadan doğan düzen" sorusunun cevabını vermekti. Aslında fazla kurcalamaya merak etmeye de gerek yok karmaşa düzeni doğuruyor anlayacağınız. Yeter ki sancılara dayanıp doğum anını bekleyebilelim. Hayat da zaten hep böyle değil mi? En karanlık an şafağın doğmasına en yakın an ya da en kötü anımız sorunlarımızın çözülmesine en yakın olduğumuz anımız değil mi?
       İşte böyle bir haleti ruhiyeyle seçtim blog adımı. Belki biraz felsefemi anlatmak, biraz da sizlerin kafasını karıştırmak için...